İnternetin hayatımıza girmesi ile birlikte ne çok şey değişti ve kolaylaştı öyle değil mi ? Evimizden çıkmadan alışveriş yapmak, faturalarımızı ödemek, boş vakitlerimizde sevdiğimiz dizi veya filmleri izlemek ya da sevdiğimiz oyunları oynamak ... Bu imkanlar ve daha fazlasına internet sayesinde erişmek mümkün. Peki daha fazlası olsaydı ? Direk sanal bir dünyanın içerisinde yer alabilseydik ne olurdu ? İşte "Metaverse" denilen şey de tam olarak böyle bir şey. Bu yazımızda bize sanal gerçeklik dünyasının kapılarını aralayan metaverse teknolojisini inceliyor olacağız. Keyifli okumalar ...
Metaverse diğer bir adı ile sanal evren, insanların fiziksel bir çaba harcamadan, sanal gerçeklik cihazları vasıtası ile, kendilerini sanal bir evrende gibi hissettikleri ve öyle hareket ettikleri algısal evrene verilen isimdir. Yunancadaki "meta(öte)" ve İngilizcedeki "universe(evren)" kelimelerinin birleşmesi ile oluşturulmuş bir ifadedir. Bu ifade ilk kez 1992 yılında "Snow Crash" isimli bilimkurgu tarzındaki bir romanda, sanal gerçeklik evreni olarak tanımlanmış ve kullanılmıştır. Yıllar sonra bu ifade, milyonlarca kullanıcısı olan Facebook' un bir metaverse şirketi olması yolundaki çalışmaları ile tekrar gündeme gelmiş ve insanların da bir hayli ilgisini çeker duruma gelmiştir.
Metaverse teknolojisinin temel mantığı kısaca şu şekilde açıklanabilir; buradaki amaç, 2 boyutlu yapıdaki internet içerisinde bulunan ancak 3 boyutlu olarak dijitalleştirilebilecek olan her şeyi, 3 boyuta çevirip, dijital bir evrene aktarmak ve insanların deneyimlemesini sağlamaktır.
Sanal gerçeklik teknolojisi şu an için çoğunlukla oyunlarda kullanılmaktadır. Ancak metaverse ile sanal gerçekliğin ve artırılmış gerçekliğin kullanımının önemli derecede artması ve ilerleyen yıllarda hayatımızda gerçekleştirdiğimiz birçok aktiviteyi sanal dünyadaki avatarlarımız sayesinde de gerçekleştirebiliyor olmamız da olası ihtimallerin başında gelmektedir.
0 yorum:
Yorum Gönder